Prostatın yapısı ve fonksiyonu nedir
Prostat sadece erkeklerde bulunan, meni üretiminde katkı sağlayan bir bezdir. Yaklaşık büyüklüğü ve yapısı kestaneye benzer. Hastalar prostatın vücuttaki yerini anlamakta güçlük çekerler. Erkeklerde bulunan idrar torbası bir idrar kanalı ile penisin içinden dışarı açılır. Bu kanalın yaklaşık üçte biri vücut içerisinde kalır, üçte ikisi penisin alt kısmında boru şeklinde devam eder. Bu kanalın idrar torbası ile birleştiği yerde bu kanalı çepeçevre top gibi saran bir bez vardır ki buna prostat deriz. Prostat idrar kanalını çepeçevre sardığı için, prostat hastalıkları çoğu zaman kendini idrar şikayetleri ile belli eder. Mesela bu bezin büyümesi idrar kanalına baskı yapacağından dolayı hasta işemekte zorlanır.
İyi Huylu Prostat büyümesi (BPH) nedir
BPH, ingilizce bir terim olan Benign Prostat Hiperplazisi’nin kısaltmasıdır. Anlamı iyi huylu prostat büyümesidir. Prostat anne karnındaki erkek bebekte bile bulunan bir bezdir. Ancak hayat boyu iki evrede belirgin olarak büyür, birincisi, ergenlik döneminde yaklaşık iki katına çıkarak normal boyutlarına (20-30 gr) ulaşır, ikinci büyüme dönemi ise 30 lu yaşlardan sonra başlar. Ancak çok nadir durumlar dışında 40-50 yaşından önce bu büyüme herhangi bir probleme yol açmaz. Prostatın birçok hastalığı olabilir, bunlar; Prostat iltihabı, iyi huylu büyümesi, kanser gelişimi gibi. Prostat, idrar kanalını çepeçevre sardığı için prostatın büyümesi ile birlikte idrar kanalına baskı oluşturmaya başlar. Ancak bazen büyük boyutlara ulaştığı halde idrar kanalına baskı yapmadığı için hastada herhangi bir probleme veya idrar şikayetine neden olmayabilir. Dolayısıyla her iyi huylu büyüyen prostat tedavi edilmek zorunda değildir. Bazen 40 gr a ulaşan bir prostat hastanın neredeyse idrarını hiç yapamamasına neden olurken, bazen de 100 gr prostatı olan hasta rahatlıkla idrarını yapar ve bundan bir şikayeti olmaz. Buradan çıkarılacak sonuç, iyi huylu prostat büyümesi olan hastalarda, tedavi kararı prostatın boyutuna göre verilmez, hastada yaptğı şikayetlerin şiddetine göre verilir.
Prostat neden büyür?
Bu konu henüz net anlaşılabilmiş değildir. Ancak iyi bilinen gerçek, prostatın büyümesini etkileyen iki önemli faktörün olduğudur; İlerleyen yaş ve testosteron (erkeklik hormonu) hormonunun etkisi. Buradan yola çıkarak, bu hormonu baskılayıcı ilaçlar üretilmiş BPH a bağlı şikayetleri olan hastalarda kullanılmaktadır.
İyi Huylu Prostat Büyümesin (BPH) ne gibi şikayetlere neden olur
Konuya başlamadan belirtmek gerekir ki, prostatın büyümesinin idrar şikayetlerine neden olduğu herkes tarafından bilinen bir durumdur. Ancak bilinmeyen konu ise, idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma vb. şikayetleri olan 50 yaş üstü her erkek prostat hastası değildir. Zira günümüzde idrar torbasının fonksiyonları ve çalışma dinamiği daha iyi anlaşılmıştır ve işeme problemlerinin birçoğunda idrar torbasının fonksiyonel problemleri olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla idrarla ilgili şikayeti olan ileri yaştaki erkek hastalarda ayrıntılı bir muayene ve tetkik yapılmadan prostat büyümesine yönelik ilaç veya ameliyat kararı verilmemelidir.
İyi huylu prostat büyümesinde bazı hastaların çok fazla şikayeti varken, bazı hastaların çok az şikayeti olabilir. Prostat büyümesine bağlı şikayetler, idrar yapmada güçlük, idrar hızında azalma, sık idrara çıkma, gece sık idrara çıkma, idrarını tam boşaltamama hissi, kesik kesik idrar yapma, idrar yaparken çatallanma, ani sıkışma hissi ve idrara başlarken gecikme şeklindedir.. Çok ilerlemiş durumlarda böbrek fonksiyonlarının bozulmasına bağlı halsizlik ve iştahsızlık, idrar yolu tıkandığı ve artık idrar torbasının kapasitesinin dolmasına bağlı taşma şeklinde idrar kaçırma, bazen idrarda kanama gibi şikayetlere neden olur.
İyi Huylu Prostat Büyümesinde (BPH) tanı koyma yöntemleri
Tanı koymanın birinci basamağı, hastanın öyküsünün iyi alınması ve ayrıntılı bir fizik muayenedir. Hastanın öyküsü alınırken tüm dünyada kabul edilmiş uluslararası prostat semptom skorlaması (IPSS) denilen bir form doldurulur. Bu form 7 sorudan oluşur ve bu sorulara hastanın verdiği cevaplara göre hastanın şikayetinin derecesi belirlenir. Hastaların şikayetleri hafif, orta ve ileri derece olarak sınıflandırılır. Parmakla makattan yapılan prostat muayenesi ise iyi huylu prostat büyümesi tanısı koymak için vazgeçilmez bir unsurdur.
Laboratuvar tetkiklerinin en önemlisi ise kan tahlili ile bakılan prostat hormonu seviyesidir (PSA). PSA seviyesi prostattaki büyümenin iyi huylu mu yoksa kötü huylumu (kanser) olduğunu ayırt etmede işe yarar. Bunların dışında idrar tahlili, ve böbrek fonksiyonlarının değerlendirildiği kan tahlilleri de yapılması gerekebilir.
Birçok insan kendi işeme hızının normal olup olmadığını bilemez veya kendi işeme hızını normal zannedebilir. Bu hastaların işeme hızını ölçmek (Üroflowmetri testi) ve bunu objektif kriterlere dayandırmak gerekir. Üroflowmetri testi bu amaçla kullanılır ve BPH tanısı koymak için olmazsa olmaz tetkiklerden bir tanesidir. Bu test için hastanın idrara sıkışık olması istenir ve bu halde bilgisayara bağlı ölçüm yapabilen bir kaba işemesi beklenir. Böylece bilgisayar yardımıyla hastanın işeme hızı ölçülür.
Bunun yanısıra radyasyon içermeyen ve kolay bir tanı aracı olan Ultrasonografi’de BPH hastalarında kullanılarak hem böbreklerin durumu, hem idrar torbasında işeme problemine yol açabilecek başka hastalıkların varlığı hem de prostatın büyüklüğü ve yapısı konusunda fikir verir. Bazı durumlarda işeme güçlüğü olan erkek hastalarda problem prostat kaynaklı değil idrar torbası kaynaklı olabilir veya aynı anda hem prostat kaynaklı hem de idrar torbası kaynaklı olabilir. Bu durumu aydınlatmak için Ürodinami denilen bir test yapmak gerekebilir.
İyi Huylu Prostat Büyümesi (BPH) Tedavi Yöntemleri
Daha önceki paragraflarda bahsedildiği gibi, prostatın büyümüş olması tedavi edilmesi anlamına gelmez. Yani tedaviye karar verme aşamasında prostatın büyüklüğüne bakılmaz. Bundan ziyade hastanın şikayetlerinin şiddetine, işeme testindeki hızlarına ve işeme sonrası idrar torbasında kalan idrar miktarına bakılır. Burada kanser şüphesi olan hastarlardan bahsetmiyoruz, yani PSA değeri yüksek geldiyse veya muayenede kanseri düşündüren bir durum varsa bu hastalar biyopsiye yönlendirilir ve ona göre tedavi kararı verilir. Eğer biyopsi sonucu temiz gelirse yine yukarıdaki kriterlere bakılarak tedaviye karar verilir.
Tedavi gerekliliği olan hastalar için seçenekler aşağıdaki gibidir ancak her hasta için hastanın durumuna göre ayrı ayrı karar vermek gerekir.
Yaşam tarzı değişiklikleri (Tedavisiz Takip)
Tam olarak bir tedavi şekli olmasa da, hafif şikayeti olan hastalarda tercih edilmesi gereken bir yöntemdir. Hastaların günlük yaşam şekillerinde olan bazı alışkanlıklar ve hatalar hastaların daha fazla şikayet yaşamasına neden olabilir. Bu yönde yapılacak değişikliklerle yaşam tarzı değişen hastalar herhangi bir ilaç veya ameliyat tedavisine ihtiyaç duymadan sosyal hayatlarını kaliteli olarak yaşayabilir ve BPH’a bağlı şikayet hissetmeyebilir. Ancak bu hastaların aralıklı olarak kontrollere gitmesi ve bu büyümenin böbreklere ve idrar torbasına zarar vermediği tespit edilmesi gerekir. Bu hasta grubunda uyulması gereken yaşam tarzı şöyledir;
-
- Yatmadan önce sıvı alımının azaltılması ve sıvı ihtiyacının gündüz giderilmesi
- İdrar atılımını arttıran çay, kahve ve alkolden mümkün olduğu kadar uzak durulması
- Varsa kabızlığın önlenmesi
- Düzenli aralarla tuvalete giderek mesane egzersizleri ve düzenin sağlanması
- İdrarda yanma şikayetlerini arttırabilecek baharatlı yiyeceklerden uzak durulması
- Fazla idrara çıkmaya neden olan ilaçların alınmaması veya değiştirilmesi gibi.
İlaç tedavisi
Hafif- Orta şiddette şikayeti olan hastalarda en yaygın kullanılan tedavi yöntemi ilaç tedavisidir. Hiçbir ilaç büyüyen prostatın küçülmesini veya bu hastalığın ortadan kalkmasını sağlamaz, ancak hastanın şikayetlerini azaltarak daha rahat işemesini sağlar. BPH’da en yaygın kullanılan 3 çeşit ilaç bulunmaktadır.
a) Bunlardan birincisi bitkisel ilaçlardır. Bu ilaçlar eskiden daha yaygın kullanılmaktaydı ancak yeni nesil ilaçların daha etkili olması ve yan etkilerinin azalması bu tedavi seçeneğini neredeyse kullanılmaz hale getirmiştir.
b) Klasik prostat ilaçları (Alfa blokörler): Bu ilaçlar idrar torbasının çıkış deliğini genişletir ve prostatın yanlara doğru açılarak idrar kanalına olan baskısını azaltır, böylece hasta daha rahat idrar yapar. Piyasada aynı yapıda birçok alfa blokör ilaç bulunmaktadır ve neredeyse BPH’ı olan hastaya başlanan ilk ilaçtır. En sık yan etkileri tansiyon düşüklüğü (Hipotansiyon) ve ilişki sonrası meni nin penisten dışarı atılmamasıdır (retrograd ejekülasyon). Bu durumda meni, orgazm ve boşalma sonrası idrar torbasına dökülür ve hasta daha sonra işemeyle birlikte bunu atar.
c) Büyük prostatlarda kullanılan ilaçlar (5 Alfa Redüktaz İnhibitörleri): Bunlar testosteron hormonunu baskılayarak prostatın bir miktar küçülmesini sağlar ve hastanın daha kolay idrar yapmasını sağlar. Ancak bu küçülme kalıcı değil geçicidir. Yani ilaç bırakıldıktan sonra prostat tekrar eski boyutuna dönecektir. Bu ilacın en büyük yan etkisi testosteron hormonunun baskılanmasına bağlı olarak hastada cinsel isteksizliği arttırmasıdır.
Cerrahi Tedavi Yöntemleri (Prostat ameliyatları)
Orta-ileri derece şikayeti olan hastalara uygulanır. Bunun yanısıra ilaç tedavisinden fayda görmeyen hastalar, işeme sonrası idrar torbasında çok fazla idrar kalan hastalar, ileri derecede prostatın büyümesine bağlı olarak mesane ve böbrekleri bozulan hastalar cerrahi yöntemle tedavi edilmelidir.
İyi huylu büyümesi olan prostat, idrar yapılan delikten kamera ile girilerek, hastada bir kesi yapmadan kapalı yöntemle ameliyat edilebileceği gibi göbek altından yapılacak bir kesi ile açık yöntemle de alınabilir. Bunların dışında ameliyat etmeden ısıtma, prostatın içinde balon şişirme, idrar kanalına kalp stentleri gibi stent yerleştirme işlemleri daha önce alternatif olarak denendiyse de günümüzde bu yöntemler çok kabul görmemektedir.
Aşağıda sayılan ameliyat yöntemlerinin sonuncusu hariç tümü kapalı yöntemle yukarıda tarif edildiği gibi yapılır. Hepsinde ameliyat mantığı aynıdır ancak kullanılan cihaz farklıdır. Kapalı ameliyatların hepsinde amaç idrar kanalından girilerek prostatın olduğu yere ulaşmak ve burada büyüyen prostat dokularını temizleyerek idrar kanalını açmaktır.
TUR-P: İngilizce prostatın transuretral rezeksiyonu ifadesinin kısaltmasıdır. Anlamı idrar kanalından girilerek prostatın kazınmasıdır. Bu yöntem dünyada en sık kullanılan ve kapalı prostat ameliyatları arasında altın standart olan bir yöntemdir. Klasik cihazlarla yapılabildiği gibi yeni nesil bipolar TUR (plazmakinetik TUR) cihazları ile de yapılabilir. Burada endoskopik aletlerle girilerek prostattan küçük parçalar alınarak tüm prostat dokusu temizlenir. Bu parçalar daha sonra kanser varlığı araştırılmak üzere patolojiye yollanır.
Green Light Lazer Prostat Ameliyatı: Yaklaşık 10 sene önce çok popüler olan ancak günümüzde popülaritesini sürdürememiş kapalı ameliyat yöntemlerinden birisidir. En önemli avantajı kanama riskinin çok az olması ve buna bağlı olarak ameliyat sonrası takılan sondanın daha kısa sürede çıkarılmasıdır. Daha erken taburcu olabilen hasta daha erken normal yaşama dönebilir. Ancak dezavantajları ise, bu teknikle yapılan ameliyatta prostat lazerle buharlaştırıldığı için dokular elde edilemez, dolayısıyla prostatta kanser olup olmadığının araştırması yapılamaz. Bir diğer dezavantajı yüksek maliyetidir. Bu yöntem özellikle kanama riski yüksek olan veya kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda öncelikli tercih sebebi olmaktadır.
Ho-LEP: Çalışma prensibi farklı olan bir lazer kullanılan bu ameliyat teknik olarak açık ameliyatın kapalı yöntemle yapılması halidir. Kapalı yöntemle idrar kanalından girilerek prostata ulaşılır ancak prostat dokucu küçük parçalar halinde kesilmez, dış kabuğundan sıyrılarak bütün olarak çıkarılır. Ancak bütün olarak prostatın idrar kanalından gelme şansı olmadığı için prostat dokusu idrar torbasına itilir ve burada bir cihaz kullanılarak parçalara ayrılır ve dışarı çıkarılır. Açık cerrahiye göre kanama riskinin az olması, hastada herhangi bir kesi olmaması, sonuçlarının açık cerrahiye yakın olması en önemli avantajlarıdır. Ancak en büyük dezavantajı çok yaygın olmaması, maliyetinin yüksek olması ve henüz diğer yöntemler kadar uzun dönem sonuçlarının bilinmiyor olmasıdır.
Açık Prostat Ameliyatı: Uzun yıllardır yapılan klasik prostat ameliyatıdır, ancak yukarıdaki ameliyatların gelişmesi ve teknolojinin diğer ameliyatların güvenilirliğini arttırması sonucu sınırlı sayıda hastaya açık prostat ameliyatı yapılmaktadır. Burada en önemli kriter prostatın boyutudur. Önceleri 60 gramdan büyük prostatlarda bu yöntem tercih edilirken, günümüzde 80 gramın üstünde yapılması önerilir. Ancak kapalı yöntemlerde deneyimli olan cerrahlar çok daha büyük prostatlarda bile kapalı yöntemle ameliyat yapabilmektedir. En önemli avantajı diğer kapalı ameliyatlara göre daha iyi sonuçlar elde edilmesidir. Dezavantajları ise; açık bir kesi olması dolayısıyla yara iyileşme problemlerinin fazla olması, hastanede yatış süresinin fazla olması, ameliyatta kanama gibi komplikasyonların fazla görülmesi, ameliyat sonrası idrar kaçırma şikayetinin kapalı yöntemlere göre görülme riskinin biraz daha fazla olması sayılabilir.
[vc_row bg_type=”grad” bg_grad=”background: -webkit-gradient(linear, left top, left bottom, color-stop(21%, #E3E3E3), color-stop(24%, #E3E3E3));background: -moz-linear-gradient(top,#E3E3E3 21%,#E3E3E3 24%);background: -webkit-linear-gradient(top,#E3E3E3 21%,#E3E3E3 24%);background: -o-linear-gradient(top,#E3E3E3 21%,#E3E3E3 24%);background: -ms-linear-gradient(top,#E3E3E3 21%,#E3E3E3 24%);background: linear-gradient(top,#E3E3E3 21%,#E3E3E3 24%);”][vc_column][vc_custom_heading text=”Randevu & Bilgi”]